Wednesday, October 25, 2006

regret!

pişman mısın necla?
yoo hayır niçin olayım?
ne bileyim ben!

pişman mısın?
evet necdet, galiba
hö?

pişman mısın?
sensin pişman!
mal!

pişman mısın?
hayır, pişmaniye oldum ben şekerim,
a haha haa!

Monday, October 16, 2006

aşım ile başım


özlemek mi güzel ulaşmak mı
pek iyi bildiğimi nasıl da unuttum
sütlü yarma aşı pişirmek özlemenin ta kendisi
önünde orada duruyor, sen onu karıştırıyorsun, dumanı tütüyor, çok yaklaşırsan yakarak, ve tüpün yanan alevinin sesindesin
sen sende değil babaannenin eliyle birlikte geçmiş alemdesin
sigarayı bırakmasaydım o çorbanın başında şimdi bir cigara tüttürmek daha keyifli olurdu bizatihi çorbayı içmekten di mi
öyleyse çocukken ulaşmayı büyükken özlemeyi seviyorsun
babaannenin yaşına geldiğinde neyi seveceksin
o da çorbaya kavuşmayı istemekle eski gençliği yadetmeyi birlikte seviyordur kim bilir
dünya da bir kazan
yaşamın kazanın başı ise
yanan ateşinle sesin alevlenirken
çorbanı pişir ama çevirdiğin kolu daha çok sev
tüten dumanın tadını çıkarırken
sonra dağıt aşını, paylaş ki bereketlensin, eşin dostun içtikçe doyasın
düşün ki nohut olsan çorbadasın :)))